28 Nisan 2014 Pazartesi

YAŞLI ADAM- OLD MAN

TÜRKÇE (For English please scroll down.)


Geçtiğimiz Ocak ayının sonuna doğruydu (2014), bir arkadaş telefon etti ve bağımsız bir canlandırma film çalışmasına katkı yapmaya davet etti. Birkaç senedir emekliyim, birisinin benden canlandırma yapmamı istemesine o kadar sevindim ki pek kurcalamadan kabul ettim. Bana düşen planın ne kadar uzun ve ağır tempolu olduğunu görünce de geri basmayı yediremedim doğrusu! 3 Şubat'ta çalışmaya başladım. Yaşlı adamın hareketleri için 94'üncü yaşını sürmekte olan babamı gözlemledim. Aslında babamın daha az kamburu var, nihayet eski asker, ama buna karşılık hareketleri çok daha yavaş. Mizah unsuru kullanamayacağım bu uzun ve yavaş planın önemli bir deneyim olacağını biliyordum, ama bir de yaşlılığı içselleştirmem gerekiyordu ve bu psikolojik olarak daha da zor oldu. Zaten kahramanın filmin sonunda ecele teslim olacağından da haberdardım. Yaşlı ve zayıf olana empati duymak zorunda bıraktı beni, burnumu bigüzel sürttü. Zaten ben de altmışıma yaklaştım bile! Çalışmayı 3 Nisan'da bitirdim. Babamı 11 Nisan gecesi apar topar hastaneye kaldırdık. Bu satırları yazdığım sırada yoğun bakımda, suni solunum cihazına bağlı. Televizyoda sevdiğim bir dizi var, BBC'de çıkıyor, Lark Rise to Candleford (bir köyün ve bir kasabanın isimleri; Flora Thompson isimli bir yazarın otobiygrafik romanından), sık sık çok güzel deyişler oluyor bu dizide. Bir tanesi şöyleydi: "Sevgi, kaybetme tehlikesine kendini açmak demektir. Kendimizle yaptığımız anlaşma budur. Çünkü buna değer".

 
DEDE-GRANPA from tahsinozgur on Vimeo.

 15 Ekim 2013'te bir aile toplantısında babam emekli Hv. Org. Nahit Özgür- my father ret. Air Force Gen. Nahit Özgür at a family gathering, Oct. 15th 2013.

ENGLISH

It was the end of January this year (2014), a friend called to ask if I would be willing to contribute to an independent animated film effort. Being retired for several years now, I was very happy to hear someone ask me to animate something so I aaccepted without inquiring much. It turned out to be an extended scene in a film about a lonely old man- he dies at the end of the film. When I read the synopsis of my one scene, I was too proud to backtrack, so I just dived in, starting the animation on February 3rd. For the movements and gestures, I observed my own father, 93 gong on 94. In truth, being an old soldier, my father is not so badly hunched, but his movements are much slower. An extended slow-paced animation performance with no recourse to humor was a challenge as well as a humbling experience, forcing me to empathize with the aged and frail. I completed the animation on April 3rd. On the night of April 11th, we had to rush my father to hospital. At the time of writing this, he is in intensive care, where the doctors are administering artificial respiration. There is a very fine drama series on BBC called "Lark Rise to Candleford" (based on an autobiographical novel by Flora Thompson) full of very wise and useful observations that one can use as maxims. Here is one: "To love is to lay yourself open to loss. That is the bargain we make with ourselves. Because it is worth it!"

21 Nisan 2014 Pazartesi

DEMO KASETİME GİRİŞ- DEMO INTRO

TÜRKÇE (For English please scroll down.)


Benim ismim Türk olmayan kulaklara yabancı, dillere de telaffuz edilmez geliyor. Bunun da sınır ötesinde iş bulmamı zorlaştırdığını düşündüğümden demo kasetimin başlangıcına koymak için bu canlandırmayı yapmıştım. Kendi adımla dalga geçerek dezavantajı avantaja çevirmeyi düşünmüştüm. Bilkent'te öğretim görevlisi olduğum 1991-95 yılları arasına rastlar; biliyorum çünkü ses oradaki komşularımızdan Rachel adında bir İngiliz öğretmen hanıma ait.

 
DEMO KASET GİRİŞ- DEMO INTRO from tahsinozgur on Vimeo.

ENGLISH

Because my name sounds so odd and unpronouncable to non-Turkish ears, I thought it would be a handicap for job hunting in the wider world. I decided to turn the disadvantage into an advantage by making fun of it. I animated this as an introduction to my demo cassette sometime during my stint as animation instructor at Bilkent University, Ankara, which would place it between 1991 and 1995. I know because the voice belongs to one of our neighbors there, a British lady named Rachel who also was also teaching at Bilkent.

4 Nisan 2014 Cuma

KASA HIRSIZARI- SAFE ROBBERS

TÜRKÇE (For English please scroll down.)

Bu canlandırma çalışmaları ne zamandandı tam hatırlmamakla birlikte, tahmin ediyorum 2000 yılı civarındaydı. Amacım değişik canlandırma "evrenleri" fikrini anlatmaktı. Canlandırmanın özünde abartma vardır, ama bu o kadar da keyfi uygulanmaz. Her projenin kendi "evreni", kendi fizik kuralları, kendi olabilirlikleri ve imkânsızlıkları vardır. Aynı proje içerisinde bunları karıştırmak sıhhatli sonuç vermez! Bir canandırma evreninde karakteri öldürecek olan bir darbe, bir diğerinde sadece sersemletir. Burada ben aynı olayı, çalınan bir kasanın el değiştirmesini, iki değişik şekilde yorumladım, ilki daha gerçeğe yakın bir evren, ikincisi ise
daha abartık.

 
Kasa Hırsızlığı- Safe Robbers from tahsinozgur on Vimeo.

ENGLISH
  
I don't exactly remember when I made these two pieces of animation, but I believe it was around the year 2000. The idea was to demonstrate that different styles of animation require the creation of different animation "universes" with their own physical rules, impossibilities and plausibilities. A blow that can kill our character in one animation "universe" will only stun him in another. Exaggeration should not be used gratuitously, mixing different styles, different universes, within a project may lead to an unsatisfying, even annoying viewing experience. Here I interpreted the same small episode- passing on a stolen safe- in two different styles; the first is more restrained, closer to reality, the second more "cartoony".